Sayfalar

www.mabutuner.com

14.05.2012

FENERBAHÇE-GALATASAYAR (12.05.2012) - SÜPER FİNAL SONRASI OLAYLAR

Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki olayları yerinden takip etmiş biri olarak o rezilliğin gelişimini ve nedenlerini size anlatmaya çalışacağım. Önce birinci video, sonra kısa bir görüntüsüz bölüm, sonra ikinci video üzerinden gideceğim.

Aşağıdaki 1. videoda görüldüğü üzere Galatasaray maç bitiminde nedense polis halkası içine alındı. Maç süresince tribünlerde hiçbir taşkınlık yaşanmamıştı. Öyle gereksiz bir polis halkası taraftarda ‘Sanki bir şey mi yaptık da böyle hareket ediyorlar.’ psikolojisi yarattı. Ama mesele bu değildi. Fenerbahçe taraftarları saha ortasında dağınık halde duran Fenerbahçeli futbolculara “Bu taraftar sizinle gurur duyuyor!” diye tezahüratlarda bulunuyordu. Taraftar bir süre stadyumu boşaltmadı. Aslına bakılırsa olaylar olmasaydı stadyumdan çıkmak zorunda kalmasaydık daha da beklerdik. İlk dakikalarda gördüğünüz dumanlar tribünlerde yakılan meşalelerden geliyor. 47. Saniyede sahaya atıldığını gördüğünüz meşale kimseye atılmış bir meşale değil. Aşağıda özel güvenlik var, ama meşale eli arkasında kenetli duran özel güvenliğe değil, öylesine sahaya fırlatılıyor. Henüz kale arkalarında hiçbir olay yok.


1. videodaki 2. dakikada Galatasaray kendiliğinden, olay yokken, tünele doğru ilerliyor. 2’’38’de bir meşale atılıyor şeref tribününün olduğu kapalı tribünden; kalabalığın ortasına bir yere düşüyor, kimse önemsemiyor; çünkü devamı yok, tek bir meşale atılmış. Herkes sakin.

Anonsu duyduğumuz 3. dakikada kameranın çektiği açıya göre sol taraftaki Telekom kale arkasının bize yakın alt köşesindeki taraftarla polis arasında bir gerilim yaşanıyor. Henüz sökülmüş koltuk göremiyoruz ortalarda. Polis parmaklıklara kadar yaklaşmış taraftarı geri püskürtüyor, henüz biber gazı kullanılmamış. Sanırım sahaya atılan meşaleler var ve muhtemelen üç beş dangalak sahaya atlamaya kalkmış olmalı. Sonra, 1. video 5. dakikada, o köşede malzeme olduğunu gören basın mensupları oraya doğru koşmaya başlıyorlar. Basın koştuğuna göre korkacak bir durum yok ortada, tehlike olsa basın gitmez.

Polislerin bir şey yapmayacağını bilen taraftar isyan duygusuyla, cesaretle koltukları söküp sahaya, polise atmaya başlıyor ve aslında bir yandan da yavaş yavaş tribünlerden çıkıyor. Nitekim videonun sonunda stadyumu dolaşan kamera tribünlerin yavaş yavaş boşalmakta olduğunu gösteriyor.

Bu paragrafta anlatacaklarımın kayıtları yok, gördüklerimi yazacağım: Polis tam sahanın köşesinde, saha çizgilerinin üstünde bekliyor. Maratondan tek bir yabancı madde bile atılmıyor. Kale arkasındaki taraftar koltukları söküp attıkça polis anlamsız yere geri çekilmeye, daha ziyade kaçmaya başlıyor. POLİS KAÇIYOR? İşin ilginci tribünlerden sahaya açılan kapılar kilitli değil. Taraftar kapıyı açarak rahatça sahaya giriyor ve polis onu geri püskürteceğine kaçmaya başlıyor. Hâlbuki polis o noktada kalkanları kullanarak, hattâ cop kullanarak sahaya girenleri püskürtse hiçbir sorun çıkmayacak. Burada bence polis taraftarı kışkırtmaya çalışıyor.
 
2. videoya geçiyoruz… Sahaya girenlere bakın lütfen, toplasanız on beş, yirmi kişi, arkası gelmiyor bile ve buna rağmen polis kaçıyor. Bunu gören tribünlerden başkaları da sahaya girmeye başlıyor, sayı artıyor, polis tünele doğru resmen kaçıyor. Polis kaçıyor diye özel güvenlik de görev yerini terk edip disiplinden kopuyor. Bu esnada maraton tribününden de atlayanlar oluyor; ama on kişiyi geçmez maratondan atlayanlar. (Maraton tribününden plastik tabure atılıyor, onlar tribünde ne arıyor anlamadım. Güvenlikçilerin herhalde?) Kale arkasından giren taraftar aynı koltukları kaldırıp kaldırıp polise atarak ilerliyor. Karşı tribünden hiç koltuk atılmıyor dikkat ederseniz, hep kale arkasından sökülen koltuklar tekrar tekrar atılarak ilerleniyor.


2. videonun 35. Saniyesinden itibaren biber gazı sıkılmaya başlanıyor. Yani taraftar giriş tünelinin önüne kadar gittikten sonra. Biber gazıyla birlikte taraftar tekrar geldiği tribüne dönmeye başlıyor. Kalabalığın arkasındaki kesimin bir şey yaptığı yok zaten, sürü psikolojisiyle sahaya girmiş, üstüne gelenleri görünce geri kaçıyor tribüne. Dikkat edin maratona kaçan insan sayısı on, en fazla on beş. Migros kale arkasından (sağdan) giren yok, sadece meşale atlıyor ki zaten yarısından fazlası boşalmış bile. Birileri Migros tribününde de -nedense açık tutulan- kapıdan sataşıyor polise; ama sahaya giren yok (görüntü incelense sahaya sızmış birkaç kişi görülebilir), sekiz on tane de koltuk sökülmüş. İşte bu sırada biber gazının kokusu bütün tribünleri sarıyor. Az önce sahaya giren kalabalığın olduğu Telekom tribünü 2. videonun 2. dakikasında neredeyse tamamen boşalmış. Yani sahaya girilmesi ve sahanın boşaltılması 2 dakikalık bir süre. Videonun sonuna doğru polisin yoğunlaştığı yer Migros kale arkasında (sağda) bahsettiğim açık tribün kapısının olduğu yer. Ancak daha fazla dayanamıyoruz ve boğazımız, gözlerimiz yanarak, öksürerek kaçmaya, tribünleri boşaltmaya başlıyoruz. Bir kısım insan tribünün üstüne koşup sarkarak temiz hava çekmeye çalışıyor.

Olayları başlatan aslında biber gazı oluyor; çünkü maraton tribünü hiçbir olaya karışmamışken biber gazını yiyince kudurmuşa dönüyor. Merdivenlerde ve çıkışta polis aleyhine konuşmalar, sloganlar başlıyor. Caddede görüyorum ki maratondan çıkan polise sövüyor ve eline geçeni fırlatmaya başlıyor. Hiç yeri yokken maraton seyircisi sinir küpüne dönüyor. Özellikle bu ifadeyi kullanıyorum; çünkü maratonda maçtan dolayı özel bir kızgınlık, çıldırmışlık yoktu. Herkes mağlubiyeti ve şampiyonluğun kaybedilişini olgunlukla karşılamıştı. Futbolcuları alkışlamıştı.

Polisin kale arkasını zamanında kontrol edememesi ve daha kötüsü onların sahaya girmesine göz yumup kaçması bence bilinçli yapılmış bir hareketti. Kapıların açık olması, polisin giriş tribününe kadar kaçması bence bilinçliydi. Yok, bilinçli değildiyse böyle polis olmaz. Bu kadar korkak, yaptığı işi beceremeyen adama güvenilmez.

O günkü sorumlu kimse bu işin hesabını vermeli. Fenerbahçe Kulübü bu işin takipçisi olmalı.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder